Bir bütünün önemli parçaları olan bu iki güzelliğin kritiğini yapmaya çalışacağım. İnsanlığın tümünü ilgilendiren bu muhteşem ikiliyi hem ayrı ayrı hem de birlikte değerlendirmeye çalışacağım. Bana kolaylıklar, sizlere de iyi okumalar dilerim.
İnsan, yaratılışı itibarıyla Yüce Allah’ın önemli bir mucizesidir. Allah’ı tanımak, O’na kul olmak, O’na sığınmak ve O’na tam anlamıyla teslim olmak için insanın kendi içinde bulunan ve istemi dışında otomatik olarak çalışan onlarca, yüzlerce fabrikadan birisi hakkında azıcık bilgi sahibi olması yeterlidir.
Yüce Allah insanı “eşref-i mahlûkat”, yani yaratılmışların en şereflisi olarak var etmiştir. Yaşamı boyunca da şerefini koruma ya da şerefsizleşme inisiyatifini kişinin kendisine vermiştir. Ne yazık ki insanoğlu, Allah tarafından kendisine verilen bu değerin bilincine ulaşamamış; geçici hevesler uğruna ebedî geleceğini tehlikeye düşürmüştür.
İnsan olmak, olabilmek dünyanın en zor işidir. Her şey olabilirsin ama insan olmayı başarmak, başarılması kolay olmayan önemli bir hadisedir.
Sevgili okurlarım, Yüce Allah insanı özenip bezenerek, severek ve isteyerek yaratmıştır. Kâinatı ve kâinatta bulunan tüm nimetleri de insanın emrine tahsis etmiştir. Tüm yaratılmışların insana saygılı olmalarını murat etmiştir. Varlıkların en şereflisi unvanı ile de taltif etmiştir. Yaradan’ı tanımaları, iyi insan olabilmeleri için ve geçici dünyanın cazibelerine kapılmamaları amacıyla onları uyaran, doğru yolu gösteren peygamberler ve kitaplar göndermiştir.
Yüce dinimiz bu yönüyle bozulmuş Yahudilik ve Hristiyanlıktan tamamen ayrılır. Çünkü o dinlere göre Tanrı insanı yaratmış, sonra da kendi kaderine terk etmiştir. İnsan, terk edilmiş bir varlıktır.
Bu bozuk inanç, Hristiyanlık ve Yahudiliğin mensuplarını sapkınlığın zirvesine taşımıştır. Peygamberlik inancını terk etmeleri, yeryüzünde başıboş kalmalarına; Allah’ın gönderip yönlendirdiği sağlam bir örnekten, bir önderden mahrum kalmalarına yol açmıştır. Sonuçta yeryüzünde Allah’sız, örneksiz, öndersiz, kendini ilahlaştıran sapık bir topluma dönüşmüşlerdir. İş bununla kalmamış; elde ettikleri maddi güçle bu sapıklığı birleştirip tüm insanlığı fesada ve sapkınlığa sevk etmeye başlamışlardır. Nesli bozan LGBT pisliği, güce tapan insanoğlu; hak kavramından yoksun, adaletin ortadan kalktığı, ahlaksız, namussuz varlıklara dönüştürülen insanlık… Maalesef manzara buna dönmüş; dünya, Hz. Muhammed’in gönderildiği Cahiliye Dönemi’nden daha fazla İslam’a muhtaç hâle gelmiştir.
İslam, doğru temeller koyarak insanın parçalanmasını önlemeyi amaçlamıştır. Ama insanda bulunan ve şeytanla ikiz kardeş olan nefis insanı yönetmeye başlayınca, o güzel yaratılış amacından saptırılarak şerefini yitirmiş; dünya nimetlerine tapan, egoist, bencil, merhametsiz, zalim bir yaratığın ortaya çıkmasına vesile olmuştur.
Günümüzde insanlığın yaşamış olduğu acıları tarif etmek mümkün değildir. Tüm insani değerleri kaybeden İsrail’in katliamları, insanlık tarihinde görülmemiş boyutlara ulaşmış ve tahrif edilmiş bozuk din ve zihniyetin insanoğluna ne tür zalimlikler ve sapkınlıklar yaptırabileceğinin en güzel göstergesi olmuştur. Bu olay, insanlığın başına musallat olan Batı zihniyetinin en kestirme ve açık özetidir. Bu zulüm, din adına yapılmaktadır. Hem de İslam, “Her kim haksız yere bir cana kıyarsa, tüm insanlığı katletmiş sayılır” ilkesini insanlığa hediye etmişken…
Hristiyanlığın papaları ve hahamları kendilerini Allah’ın yeryüzündeki temsilcileri olarak görmektedirler. Ancak dünyadaki katliamlara ve haksızlıklara karşı herhangi bir tavır sergileyememektedirler. İnsanlıkla ve insani değerlerle uzaktan yakından hiçbir ilişkileri yoktur. Şerefli olarak yaratılmış olmalarına rağmen, şerefsiz birer mahlûk hâline dönüşmüşlerdir.
İsrail katliamlarına insanlık genel olarak tarafsız kalmamıştır. Dünyanın çeşitli ülkelerinde insanlar durmadan İsrail’in yapmış olduğu vahşeti protestolarla lanetlemektedirler. Siyonizmin ve insanlığa önderlik iddiasındaki Batı’nın gerçek yüzü insanlık tarafından açığa çıkarılmıştır. Bu yüzden de insanoğlu İslam’a yönelmeye başlamıştır. “İslam nedir, nasıl bir dindir?” diye araştıran birçok insan İslam’la müşerref olmaya başlamıştır.
Peki, güya Müslüman olan bizler ne yapıyoruz? Sosyal medyada “Sünnet var mı yok mu?”, “Kur’an bize yeter, başka kaynaklara ihtiyaç yoktur” gibi saçma sapan işlerle uğraşıp yeni yeni din icat etmeye kalkışıyoruz. Bilinçli ya da bilinçsiz olarak İslam’a zarar veriyoruz. İnsanlara İslam’ın mükemmel esaslarını ulaştırıp onları ihya edeceğimize, onların kafalarını karıştırıyoruz. İslam’ın insandan beklentisi ve insanın İslam’dan beklentisi konusunu gündeme getirmiyoruz.
İslam; zalimliğe, adaletsizliğe, hırsızlığa, arsızlığa, saygısızlığa, dolandırıcılığa, namussuzluğa, uyuşturucuya, kumara, rüşvete, kul hakkının gaspına, mazlumların haksızlığa uğramasına, katliamlara, yeryüzünün ve neslin bozulmasına karşı caydırıcı yaptırımları olan bir dindir. Bu din anlayışını tüm insanlığa anlatmak Müslümanların birinci görevidir.
Müslüman önce kendisini sorgulamalıdır. “Ben İslam için ne yapıyorum?” diye kendine sormalıdır. Başta ülkemizde, sonra da dünyanın çeşitli ülkelerinde İslam düşmanlığının karşısına dikilemeyen ve onlarla mücadele edemeyenlere Müslüman diyemeyiz. İslam, insanlığın son dinidir. Başta Siyonist anlayış olmak üzere tüm dünya küffarları İslam düşmanıdır. İslam’ın gerçeklerini gizleyen ve İslam’ı insanlık düşmanı gibi göstermeye çalışan şerefsizler, bugün Gazze’de yaşanan vahşeti gizlemekten aciz durumdadırlar. Gazze’nin şerefli insanlarının vermiş olduğu olağanüstü mücadele, tüm dünya insanlarının gönüllerinde taht kurmuştur. Gazze zaferi, insan ile İslam’ı bütünleştirmiştir. Hak gelecek, batıl zail olacak inşallah.
Altı yüz yıl boyunca cihanı en medeni bir şekilde İslami anlayışla yöneten Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılması için küffarla iş birliği yapan yerli kâfirlerin yüz yıllık saltanatları da sona erecektir. Siyonizmin Türkçe açılımı olan Kemalizmin putperestliğini eleştirmenin yasak olmasına rağmen, Kemalizmin İslam düşmanlığı gerçeği birçok cesur Müslüman kardeşimiz tarafından dile getirilmektedir. Hiçbir güç bu gelişmenin önünde duramayacaktır. Osmanlı küllerinden var olmuştur. Yüce Allah cümlemizi insana ve İslam’a hizmet eden şerefli varlıklardan eylesin.