Gerek sosyal medya ve gerekse görsel medya’da algı siyaseti tüm şiddetiyle devam ederken, maalesef alıcısı da her geçen gün artmaya devam ediyor.
Algı siyasetinin satıcıları çok organize çalışıyor, satıcıları besleyen kaynaklar istediği gibi at koşturuyor. Yasalar yeterli gelmediğinden, Ne yasa dinliyor, ne kural, ne de bir nizam. Ahlak ve etik anlayışı zaten hak getire.
İlginçtir, bir süredir bu organizasyonlara karşı az ve yetersiz olan çalışan kurum ve kuruluşlar da artık tamamen meydanı boş bırakmış durumda.
Algı operasyonları eskiden olduğu gibi, yıllardır yine aynı mekanik ile yürütülüyor, Firari Fetö ve PKK hesapları tarafından yalan üretiliyor, İçeride ki Kemalist, CHP sempatizanı hesaplar tarafından içeriye yayılıyor, Gazeteci Cüneyt Özdemir bu şemayı şöyle tarif ediyordu: ‘’Bir halay çıkıyor, halaya katılanlar halay başına hiç bakmıyor, bu halay nerden geliyor, beni nereye götürüyor demiyor.’’
Algı nasıl yürütülüyor, konular nasıl seçiliyor?
Örneğin: Deprem bölgesinde binlerce Depremzedeye konut teslimi yapılacak, ve bunun için törenler düzenlenecek, 1 gün önceden Deprem bölgesinden, yolu bozuk, çamurlu bir yoldan bir video çekilip piyasaya sürülüyor,
Ertesi gün, binlerce konutun teslimatı yapılıyor, binlerce kişi yeni evlerine katılıyor, ülkede konuşulması gereken bu güzel görüntüler arada kaynayıp gidiyor, ülke bir gün önce dolaşıma sokulan çamurlu yolu konuşuyor.

Cumhurbaşkanımızın Resmi bayramlarda Okullara posterinin asılması kararı sonrası kıyametler kopmuştu, bu konuda yapılan itiraz ve eleştiriler bir yere kadar anlaşıla bilinirken, 29 Ekim günü Türkiye'nin bir çok noktasından üzerinde oynanmış montaj fotoğraflar ile tam bir algı terörü estirildi,
Montajlanmış bir fotoğraf üzerinden Çevre bakanlığı binasına yırtık bayrak asıldığı, Başka bir okul da, binada ki Atatürk fotoğrafı kadrajın dışında kalacak şekilde çekilen bir fotoğraf ile, Atatürk’ün resminin asılmadığı, sadece Erdoğan’ın resminin asıldığı iddiası ve algısı ülke de bir hayli gündem edildi.
Bu ve buna benzer onlarca örnek sayabiliriz, yazabiliriz, ancak asıl bizi üzen bu yalanlara karşı bir politika geliştirilememesi, teslim olunmasıdır.

Sırf bu yalanların önüne geçmek için çıkarılan yasalar maalesef uygulanmıyor, uygulansa da yeterli gelmiyor.
2023 seçimleri öncesi çıkarılması planlanan sosyal medya yasası CHP’nin itirazı üzerine seçimlerden sonraya bırakılmış, seçimlerden sonrada hiç kimseyi memnun etmeyen, yada itiraz edenleri memnun edecek pembe bir yasa çıkarılmıştı.
Bugün ülke de hiç olmadığı kadar dezenformasyon ile mücadele edecek etkili bir yasaya dünden daha fazla ihtiyaç vardır.
Hem görsel medya hem de sosyal medya da etkili olacak bir yasa çıkarılmazsa ülkeyi yöneteler ne yaptıkları icraatları millete anlatabilir, nede yalan ve iftiralardan başını kaldırabilir.
Ülkede, algılar olguların önüne geçtiği sürece hepimiz yalan ve dezenformasyon terörüne maruz kalmaya devam edeceğiz, Fetö ve muhalefetin beslediği aparatlar hem etkileşimden, hem de aldıkları fonlar ile ekmek yemeye, devlete meydan okumaya devam edecek.

Dezenformasyon terörüne dur deyin…
Sevgi ve saygılarımla, İyi haftalar..